Şiir Hayatım - Ümit Yaşar Oguzcan


Ümit Yaşar Oguzcan Aşk Başlamadan Güzel 
 
 
Aşk başlamadan güzel,
Kalplerde heyecan
Bakışlarda korku olduğu zaman güzel...
Birbirimize sezdirmemek için çırpınış,
Başkaları görmesin diye çabalayış,
Gözlerim gözlerinin mavisine değdiği zaman...
Aşk başlamadan güzel....
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan İmkansız Aşk 
 
 
Falcı kadın yalan söylüyor yalan
Bizi birbirimiz için yaratmış Tanrımız
Nasıl mümkün değilse
Yıldızları toplamak gökyüzünden
Öylesine imkansız bir şey aşkımız
 
Kurudu gölgesinde oturduğumuz ağaçlar
Bahçelerde sevdiğin çiçekler kalmadı
Sadece hatıralarda ebedi olan
Vazgeçemediğimiz, unutamadığımız
Onlar bile bize yar olmadı.
 
Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın.
 
Ümitlerimiz fırtınalı denizler ortasında
Bir hurda teknedir şimdi
Dalgalar dünden daha zalim
Rüzgar daha hoyrat
Ne bulut var ufuklarda ne gemi.
 
Mevsimler toz pembe değil
Gündüzler gecedir, geceler zindan
Güneşin doğmasını beklemek boşuna
Boşuna artık medet ummak
Taş kalpli zamandan.
 
İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
Büyük aşkımız.
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Birgün Anlarsın 
 
 
Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
 
Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
 
Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
 
Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
 
Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Unutulmayanlar 
 
 
Biliyorum, unutamayacaksın!
Ağır ağır geçecek mevsimler,
Bir bir ağaracak saçının telleri
Solacak albümde eski resimler.
 
Beni hatırladıkça için ürperecek,
Boşanan gözyaşlarını tutamıyacaksın.
Boşuna zorlama kendini, sevdiğim;
Biliyorum, unutamayacaksın.
 
Ve biliyorsun, ben de unutamayacağım,
Eskimeyecek içimde sana ait ne varsa
Şöhretmiş, servetmiş herşey geçiyor, inan
Dostluklar ve sevgiler kalıyor, kalırsa.
 
Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkansız birşey seni unutmak.
 
Zannetme ki herşey bitti sevdiğim;
Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklar
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Aşk Çizgisi 
 
 
Bütün yollar aşktan geçiyor, görüyor musun?
Bir aşk çizgisi var her şeyden öte
O çizgiden başka bütün çizgiler
Aşkı tüketmede
 
Kimi dik çizgilerin kimi paralel
Eğri büğrüsü, düzgünü, kalını, incesi
Ve bir gün sarıyor bütün çizgileri
Ölüm çizgisi
 
Bense hep seni çiziyorum kağıtlara, duvarlara
Yeşillerle, morlarla, mavilerle
Resmini yapıp adını yazıyorum
Renk renk çizgilerle
 
Tut ki iki noktayız birbirinden uzak
Bir çizgiyle aramızı birleştiriyorum
Sonra bir ev yaparak çizgilerden
İçine seni yerleştiriyorum
 
Başlıyoruz geometrik yaşamlara
Nokta nokta, şekil şekil
Ve bir tek çizgi oluyoruz seninle, mutlu
Öbür çizgiler umurumuzda değil
 
Her düşünce aşka teğet geçiyor
Tanığı çizgiler var olduğumuzun
Bir aşk çizgisi var her şeyden önce
Bütün yollar aşktan geçiyor, görüyor musun?
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Ayrılık Günü 
 
 
Ben nice ayrılıklar gördüm ömrümce
Kuşlar gördüm; kırılmış kolu, kanadı
Ayrı düşmüş sevdiğinden kuşlar gördüm
Hiç bir ayrılık bana bu kadar komadı
 
Ayrılığın bir ağrıdır vurur şakaklarımda
Ve büyür gözlerimde bir okyanus kadar
Derinden ses verir içimde bir tel
Sonra, birdenbire kırılır, kopar
 
Yeryüzü çekilir altından ayaklarımın
Geçer başıma çöken bir tavan gibi gökyüzü
Durmadan çalınır kulaklarımda
Şarkıların en hüzünlüsü
 
Seni alıp uzaklara giden otobüs
Benim üzerimden geçer hışımla
Devrilir, bakakalırım ardından
Bir sel gibi akan gözyaşımda...
 
Artık ne yapsam boş, teselliler faydasız
Karanlık gitgide en derinlere çeker beni
Çaresiz, bütün sokaklarında bu şehrin
Böyle perişan beklerim dönmeni
 
Dolaşır birbirine yorgun ayaklarım
Ellerimi koyacak bir yer bulamam
Nereye gitsem, en koyusu acıların
Ne yana baksam, çıldırtan bir akşam
 
İstemem ben bu ömrü, bu talihi istemem
Böyle durup durup senden ayrılmak varsa
Orada bir mezar kazılır benim için
Ayrılığın nerede başlarsa.
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Beni Unutma 
 
 
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma
Hala duruyorsa yeşil elbisen
Onu bir gün benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma
Büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma..
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Affet Beni 
 
 
Bugün bütün iyi kalpliliğim üzerimde
Cümle düşmanlarımı affettim
Yediğim meyvalardan
Kokladığım çiçeklerden af diliyorum
 
Yerde yürürken gördüğüm
Sebebsiz kanına girdiğim
Zevk için öldürdüğüm
Böceklerden af diliyorum
 
Dağdan, topraktan, taştan
Evlattan, akrabadan, arkadaştan
Yağan yağmurdan, doğan güneşten
Denizlerden, göklerden af diliyorum
 
Yıllardır kahrımı çeken kadından
Ondaki yaşamak ümidinden
Baba evinden, ana sütünden
Yediğim ekmeklerden af diliyorum
 
Kadrini, kıymetini bilmediğim
Hayali ile bahtiyar olmadığım
Otuz yıl arayıp bulmadığım
Geleceklerden af diliyorum.
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Ayrılırken 
 
 
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Perde kapanıyor, film bitiyor işte,
O hiç bitmeyecek sandığımız...
Görüyorsun, konuşacak bir şeyimiz kalmadı.
Sadece bakışlarımızda hüzün.
İşte ayrılık bu; hiç beklemediğimiz...
O ikiz kardeşi ölümün.
Anlıyorum bir daha görüşemeyeceğiz
Bu son buluşmamızdır seninle
Yeni bir hayata başlayacaksın artık
Onunla, o yeni sevgilinle.
Anlıyorum artık o öpecek ellerini
Kulağına aşkı o fısıldayacak
İçinde bir pişmanlıktan başka
Benden eser kalmayacak.
Sigaranı söndür , kalkabiliriz
On adım sonra yollarımız ayrılmalı
Sakın ağlama ve bir şey söyleme bana
İnsan ayrılırken bile büyük olmalı.
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Bir Fotoğrafta Sen 
 
 
Dün bir fotoğrafta gözlerini gördüm
İki uzak yıldız gibiydiler, dalgın
Bilsen neler anlattı bana, sessizce
Bir sevgiyle derinleşen bakışların.
 
Orda değildin sanki, bir başka yerde
Ötelerde, uzakta benimle vardın
Güzellikler bahçesi ayna gibi
Yansıdığını gördüm yüzünde aşkın.
 
Bir ara çıktın resimden usulca, ürkek
Bir ceylan gibi kollarıma atıldın
Özlemli dudaklarınla yangın yangın
 
Seni gördüm, yaşadım bir fotoğrafta
Her zamankinden daha çok bana yakın
Gelecek o mutlu günleri anlattın.
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Belki Birgün Duyarsın Diye 
 
 
Bu nasıl sevgi böyle?
Bu nasıl tutku?
Bu nasıl özlem?
Ne zaman gözlerini görsem
Bir çoğalıyorum, bir eksiliyorum
 
Mutluyum varsın diye
Al uzattım ellerimi
Seni sarsın diye
Ceylanım! Belki bir gün duyarsın diye
Çıkmışım bir dağ başına sana türkü söylüyorum
 
Ne güzel ellerin var incecik
Ne güzel saçların var sapsarı
Anlasana o yalansız gözleri
O kirpikleri, o dudakları
Düşündükçe baştanbaşa özlem kesiliyorum
 
Al desem, sana ömrümü versem
Korkarsın, alamazsın ki
Dur desem, kaçarsın yine ceylanım
Gül desem, ağlarsın
Gel desem, gelmeyeceksin, biliyorum
 
Bu engeller bana göre değil oysa
Ben bu dağları aşarım
Geçerim bu denizleri, korkma
İşte düştüm yollara
Dur, bekle beni, geliyorum
 
Sevmek inancım, tutkum benim en eski
Dağıtsam dünyalara yeterdi bu sevgi
Düşünsene, anlasana ceylanım
Sen yoksan ne farkeder ki
Ha öyle ölmüşüm, ha böyle ölüyorum
 
 
 
Ümir Yaşar Oguzcan Aşka Dönüş 
 
 
Dönebilmek o dönüşü olmayan yollardan 
Sürekli bir aldanış bir daha bir daha 
Hiç bitmeyecek gecelerden bir sabaha 
Çıkabilmek ve sevmek durmadan usanmadan 
 
Konuşmak konuşmak gözlerle fısıltılarla 
Duymak büyülü sıcaklığını beyaz ellerin 
Her geçen dakika var olduğunu anlamak için 
Yaşamak arzu dolu dudaklarda, şarkılarla 
 
Unutmak ne varsa kötülükten yana 
İnmek sevilen gözlerin derinliğine 
Öyle mutlu, öyle sarhoş, alabildiğine 
Bin yıl içmek o sulardan kana kana 
 
Her gün ona koşmak dağlardan tepelerden 
Her yerde, her zaman onsuz edememek 
O en tatlı hayal, en büyük gerçek 
Anlarsın taşan o günlerden gecelerden 
 
Sonra bir gün o bütün karanlıkları yırtasın gelir 
Başını alıp gidesin gelir uzak denizlere 
Artık her şey boş ve yalan sevdin ya bir kere 
Her yerinden bir buğu halinde o yükselir 
 
Sen yoksun artık anla yeryüzünde bir o var 
Onun elleri var, gözleri, dudakları 
Anlarsın tenin beslediği zaman toprakları 
Ve hala seversin zaman bitinceye kadar 
 
Yeniden var oluştur ya da bir başka türlü oluştur bu 
Nice aldanmalardan sonra bir aşka dönüştür bu.
 
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Aşkmıydı O ?  
 
 
Aşk mıydı o, aşkımsı bir şey miydi 
Neydi çekip kendine, beni bağlayan 
Kanatan dudağımı, tenimi dağlayan 
Elleri ta içimde o dev miydi 
 
 
Etime bir alev değmişçesine 
Nasıl da yakardı öptüğü zaman 
Bir su gibi akıp gitti avuçlarımdan 
Yorgunum şimdi bin yıl sevmişçesine 
 
 
Hani o yalnız benim olan gül, kırmızı 
Gözlerimin önünde açılan sonsuz bahçe 
Hani, o var olmalarımız öpüştükçe 
O delice sürdürmeler yaşantımızı 
 
 
Hiç doymamak oysa, tene, kokuya, aşka 
Sarıldıkça güçlenmek, bütünlenmek 
Kudurmuş arzularla zamanı yenmek 
Ve en kuytularda buluşmak korka korka 
 
 
Kimi gün utanmak otlardan, çimenlerden 
Kimi gece mıhlamak gölgemizi duvara 
Varmak için o sevgiyle açılmış kollara 
Apansız düşmek yükseklerden bir yerden 
 
 
Oydu işte alıştığım, özlediğim şimdi de 
Sevgice bir tutku, aşkımsı bir yakınlık 
Avunmak... Kırık dökük anılarla artık 
Kimbilir? o geceler yaşanmadı belki de
 
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Bekleyen 
 
 
Hangi yalnızlıktır iten seni bu sığ sulara 
Hangi şekilsiz gerçek bağlayan ellerini 
Kattığın bir acı gülüştür düştüğün korkulara 
Kim baksa gözlerine görür beklediğini 
 
Saçında bir tel vardır, o çağırır hüznü 
Ellerindir yorulmuş, anlaşılmamış, nemli, soğuk 
Bir rengi vardır dudaklarının saklayan gülüşünü 
Ne zaman baksam gözlerine ağlar bir çocuk 
 
Ne kadar gülsen ortada kırıklığın öyle gerçek 
Sen bir sarılarda, bir yeşillerde, bir morlarda 
Sanki bir kederdir ömrün hiç bitmeyecek 
 
Kimbilir seni bekleyen kim şimdi o yollarda 
Bilmediğim, görmediğin kim çıkacak o romanlardan 
Bir masal kahramanı mı? Ki kalmış eski zamanlardan
 
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Ben Sensiz Yaşayamam 
 
 
Bırakma beni sevdiğim 
Gidişine dayanamam 
Hasret gözyaşlarımla 
Kendimi avutamam 
Dönerim dersin ama 
Kadere inanmam 
Bıraktığın anılarınla 
Ben sensiz yaşayamam...
 
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Benim Korkum Ölüm Değil 
 
 
Geçen gün senin yanında aklıma ölümüm geldi 
Sensizlik bir mızrak gibi saplandı kalbime 
O son anı hatırladım, o seni koyup gidişimi 
İlk defa bu kadar üzüldüm dünyaya geldiğime 
 
Ölüm! Kaçınılmaz sonuç, o soğuk kelime 
Bir gün ucuz bir fahişe gibi koynuma girecek 
Yüzümde gezinecek pis ve iğrenç elleri 
Korkudan büyümüş gözlerimde hayaller can verecek 
 
Biliyorum, üzüleceksin, ama ölüm bir gerçek 
Bir yerde sevişmek gibi, bir yerde yaşamak gibi 
Ne hazin sıcaklığımızın bizi terketmesi 
Ve yüzümüze birbiri ardınca kapanan kapılar 
 
Er geç uzanır bir el, son kampanayı çalar 
Anlarız kaçınılmaz anın geldiğini 
Şehre bir bomba düşmüş gibi aynalar, camlar kırılır 
İnsan arar da bir türlü bulamaz güzelliğini 
 
Kimse benim kadar bilemez ölümün rezilliğini 
Seni koyup gitmenin hüznünü ben anlarım 
Çünkü ben sende buldum kendimi, sende sevdim 
Senin yanında seninle değerlendi zamanlarım 
 
Ne acı gün kadehlerin boş kalması, şarkıların yarım 
Mevsimlerin birbiri ardınca bir anda bitivermesi 
Ansızın toprakla dolması gözlerimizin 
Kanımıza o çirkin böceklerin girmesi 
 
Kimbilir ölüm bir çilenin sona ermesi 
Belki güzeldir, şu sefil dünyaya boş gözlerle bakmak 
Ne çare ki sen varsın, o dünyada sen varsın 
Benim korkum ölüm değil, seni yalnız bırakmak
 
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Acılar Denizi 
 
 
Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
 
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
 
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını
 
Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...
 
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Bilir Misin ? 
 
 
Tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin? 
Nöbetçiler ha gördü, ha görecek 
Parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek... 
Ama... Bir adım daha atamazsın. 
Uzanıp tutamazsın; 
Göz pınarlarında donup kalır hayallerin 
Planların, kaçışın, kurtuluşun 
Ve deler sevgi dolu yüreğini 
Sevgi bilmeyen bir kurşun. 
Bir okyanus da boğulmak nedir bilir misin? 
Batan bir gemiye el sallayamamak, 
Oturup ağlayamamak, 
Birkaç kulaç ötedeki 
Bir tahta parçasını tutamamak, 
Nedir bilir misin? 
Sevmek nedir bilir misin? 
Bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır 
Bütün benliğini sarar, ısıtır. 
Her gülüşte yeniden doğarsın 
Ve bin kere ölürsün her iç çekişte 
Nasıl anlatsam bilmem ki. 
Yani 'sevmek' işte. 
Duymak nedir bilir misin? 
Duymak, ama anlatamamak 
Çemberini kıramamak kelimelerin. 
Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek 
'Seviyorum' diyememek 
Yani ölümü yaşamak nedir bilir misin?
 
 
 
 
Ümit Yaşar Oguzcan Bir Akşam Getir Bana 
 
 
Bir akşam getir bana, 
Bütün akşamlardan farklı 
Hançerle güneşi batır deniz kan rengi olsun 
En güzel yerinde değişen ufkumuzun 
Yaşayalım, eskiden duyduğumuz masalı 
 
Zamanlar kalleş şimdi, herşey artık bir oyun 
Manzaralar hüzünlü insanlar ağlamaklı 
Bir akşam getir bana, gizlice ve en saklı 
Saatleri birer birer dudaklarında sun 
 
Günler; şimdi kırık bir cam parçası, boyalı 
Gel dinle, telleri ses vermiyor ruhumuzun 
Biz bu şehirin gürültüsünde kaybolalı 
 
Bir akşam getir bana, yaklaş, sessizce soyun 
Baksana perdeler inik, kapılar kapalı 
Sus! Akşamla gelişini kimseler duymamalı
 
 
 
 
Site Yöneticisi :  https://www.facebook.com/gorkem.usta.92?ref=tn_tnmn
 
 
 
 
Bugün 16480 ziyaretçikişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol